www.gitarim.gen.ms

Yüzlerce Akor, Tab ve Şarkı Sözü



   Ana Sayfa > Arşiv > Grup




Manga

Manga


maNga'nın macerası 2002 yılının Ocak ayında Ferman'ın telefonla tüm grup arkadaşlarını arayıp “Toplanıp konuşalım bir yarışma varmış ! Katılalım belki eğleniriz” demesiyle başladı. Heyecan ve ümit dolu bir telefon konuşmasının onları albüm sahibi yapacağına ihtimal vermedikleri gibi uzun yıllar müzikle ilgili hayalini kurdukları herşeyin teker teker gerçekleşeceğini birisi söyleseydi; tahminen uzun bir tebessümle anlamsızca bakarak; imkansız olduğunu ima edeceklerdi.

maNga projesi Yamyam'ın barlarda “cover” parçaları yorumlayıp eğlendikleri gruptan ihraç edilmesiyle başladı. Zaten onun en büyük hayali kendi parçalarını çalmaktı, ve belki de bu olay onun hayatında yeni bir başlangıca sebep olacaktı. Artık yeni grubunun yapısını kafasında oturtmuştu. Yepyeni bir oluşumun parçası olmalıydı ki; fark yaratarak hayallerine koşabilsin. Rock müzikle elektroniği, sert gitar riffleriyle rap vokalleri birleştirmek istiyordu. Bu fikrini Ankara'da bir çok arkadaşıyla paylaştı, ama hiç kimse onun hayaline inanmak istemedi. Öncelikle konservatuardaki en yakın arkadaşını zehirleyerek gruba dahil etti ve böylelikle maNga'nın tohumlarını atmış oldu. Aklında olan ve sınırlarını çizmeye çalıştığı şeyin ulaşılması imkansız bir ilüzyon olduğunun da farkındaydı. İlüzyon yarışmaya katılıp İstanbul'un puslu ve stres dolu havasını kokladıktan sonra gerçeğe dönmeye başladı... Artık farkında olmadan yeni bir maceraya atılmak üzere ilk adım atılmıştı bile. Tüm heyecanıyla grup arkadaşlarına yarışma haberini veren Ferman'a birisi yarışmayı başarıyla tamamlayıp ödül alacaksınız deseydi, hiçbir şekilde inanmazdı. Esasında Ferman'ın en büyük hayali okulunu bir an önce bitirip iyi bir mimar olmaktı. Birbirini takip eden günler aylar ve yıllar en büyük hayalleri olan albümlerini yapıp müziklerini geniş kitlelerle paylaşacaklarını kanıtlayacaktı.

Ferman'(vokal)ın niyeti DJ olmaktı ama pikabı ve gerekli olan ekipmanları yoktu, dolayısıyla mikrofondan sorumlu kişi olması kararlaştırıldı. Yamyam(gitar), en rahat şekilde duygularını ifade edebileceği müziği yapmak istiyordu. Özgür(davul) iyi bir caz davulcusu olmanın peşindeydi. Efe(DJ) bir şekilde sahip olduğu pikabını ve ekipmanını en iyi şekilde kullanacağı ve keyif alacağı bir projenin parçası olmak dileğindeydi.

Yarışmadan hemen önce bas gitariste ihtiyaç olduğu gerçeği ciddi bir şekilde su yüzüne çıktı. Çünkü Yamyam'ın okul arkadaşı ve maNga'nın ilk bas gitaristi Orçun müzik hayallerinden uzaklaşıp daha sakin ve gerçek bir hayatı tercih ederek koşar adımlarla realiteye doğru yönelmişti. Yeni bas gitarist Cem, Bilkent Üniversitesinde okuduğu bölümün en iyi ikinci öğrencisiydi. İlerleyen yıllarda maNga aurası onun akademik başarısına biraz gölge düşürecekti ama çocukluk hayalinin gerçeğe dönüşmesine tanıklık da yapacaktı. Cem'(bas gitar)in yarışmanın başladığı gün gruba dahil olmasıyla maNga şu andaki yapısına kavuştu. Beş ayrı karakteri, beş ayrı müzik zevkini ve beş ayrı duruşu sergileyen maNga uzun yıllar sürecek albüm hayali için yola çıkmıştı. Beşlinin kesişim kümesi ise; Japon animasyon geleneğinin ünlü ekolü olan “manga”ydı.

İkibuçuk yıl boyunca albüm yapma aşkıyla yanıp tutuşurken prodüktörleri Haluk Kurosman'la (6.Cadde, Gripin', Vega…) tanıştılar ve hayallerini gerçekleştirmek üzere bir adım daha atmış oldular. Bu zaman zarfında Türkiye'nin dört bir yanına gidip müziklerini gençlerle paylaşmaya çalıştılar. Her geçen gün maNga'yla beraber aynı yola baş koyan insan sayısının ilgi uyandırıcı şekilde arttığını fark ettiler. Bu projenin kimyasında öyle bir şey vardı ki; maNga'yı bir kez dinleyen bir şekilde etkilenip, aynı yolda koşmaya başlıyordu. Kargo'nun solisti Koray Candemir, Vega, Göksel ve Kanada'lı rapper UnKnown MC onlarla bu yolda yürüyenlerden sadece birkaçı…

İlk besteleri “Kal Yanımda”nın geniş çevrelerce çok sevilmesi, baş koydukları yolda emin adımlarla yürümeleri için iyi bir sebep oldu. Böylelikle yeni besteler üretmeye başladılar. Bu dönem içinde “Bitti Rüya”, “Libido” ve “Yalan” gibi çok sevilen parçalarını yaptılar. Farklı müzik zevklerine sahip olan ve birbirinden tamamıyla farklı beş karakterin ortaya çıkarttığı müzik doğal olarak farklı farklı tatlar barındırıyordu. Ferman ve Efe'nin kalpleri hiphop için deli gibi atıyordu. YamYam'ın peşinde olduğu tek şey duygularını notalarla ifade etmekti. Özgür caz'a, R&B'ye ve funk'a meraklı olduğu için groove'un peşindeydi. Cem ise enerjik olan her türlü müziğe aşıktı. Böylelikle maNga'nın sert gitarlardan, enerji patlamaları içeren bölümlerden, rap vokallerden ve sofistike elektronik altyapılardan oluşan müziğinin formülü yazılmış oldu. Efe, maNga müziğini “beşimizin dinlediği farklı müziklerin aynı potada melodik bir formülle eritilmesidir. Hepimiz alternatif rock'dan hoşlanıyorduk, aynı zamanda herkes elektronik müziği de özümsemişti, hip hop öğeleri bizi hep cok ciddi heyecanlandırmıştır.” diye açıklıyor.

Zaman zaman derinden aşkı hissettiler, zaman zaman bulundukları şehrin klostrofobik yapısının verdiği duygu patlamalarını yansıttılar, zaman zaman aynaya bakıp yaşam tarzlarına ironik yaklaşımlar getirdiler… Her zaman doğdukları, büyüdükleri ve yaşadıkları coğrafi bölgenin duygu yoğunluğunu ve kültür birikimini kalplerinde taşıdıkları gibi bu değeri müziklerine de yansıtmaya çalıştılar. Bazı parçalarda kendi kuşaklarındaki dejenerasyondan bahsetmeye çalıştılar. Yağmur aynanın karşısında kendilerini ne kadar acımasızca eleştirdiklerini şu şekilde dile getiriyor: “Bir gece kendimi ve çevremdeki tüm arkadaşlarımı düşündüm. Ne kadar prototip ve şekilci olduğumuzu fark ettikten sonra, bu gerçek tüm gece beynimde sızılara sebep oldu. Evet bizim kuşağımız tüketim kuşağıydı. Bu sancının sonucunda “Libido” isimli parçamız ortaya çıktı.”

maNga'nın kurulduğu günden beri en büyük hayali farklılık yaratıp, son dönemlerde Teoman, Duman, Vega, Mor ve Ötesi, Kurban, Athena ve Kargo gibi isimlerin genişlettiği ve yürüdüğü yolu birazcık daha genişletmek. “Bizi hayatta en mutlu edecek ve yüzümüzde derin bir tebessüme sebebiyet verecek tek şey; bu yolda bizlerden daha iyi yeni grupların çıkması olur” diyerek geleceğe ne kadar umutlu baktıklarını Özgür dile getiriyor.

http://www.numetal.org adresinden alınmıştır.



The Rasmus

The Rasmus

Helsinki'li rock ekibi The Rasmus, beşinci albümü "Dead Letters"la dünyaca ünlü bir topluluk haline geldi. Grup, bu albümden önce aslında Kuzey Avrupa'da oldukça popülerdi. Hatta kendi ülkesi Finlandiya'nın en saygın grupları arasındaydı. Çıkardığı dört albüm platin plak kazanmıştı. The Rasmus, Finlandiya'ya gelen Red Hot Chili Peppers, Garbage gibi ünlü topluluklarla birlikte birçok kez aynı sahneyi paylaştı. HIM ve Roxette ile Avrupa turnesine çıktı.

The Rasmus ilk kez 9 yıl önce biraraya gelip müzik yapmaya başladı. Elemanları daha 16 yaşındayken The Rasmus, Finlandiya müzik sektöründe kendini göstermeye başlamıştı. Yeni jenerasyon rock gruplarının çıkmaya başladığı 1996 yılında ilk albümleri "Peep" yayınlandı. Grubun şarkıcısı Lauri o günleri "sadace çocuktuk ve içimizden gelen müziği aktarmak istiyorduk" diye anlatıyor. Albüm iyi eleştiriler almakla kalmadı, altın plak kazandı. Grup 100'den fazla konser verdi. Ardından bir sonraki albümleri "Playboys" için yeniden stüdyoya döndüler. Bu albüm de ilki gibi altın plak kazanacak kadar sattı. Grup Finlandiya Grammy'lerinde ve EMMA ödüllerinde en iyi çıkış yapan topluluk seçildi. Bu albümün ardından grup, Finlandiya'ya gelen Red Hot Chili Peppers ve Garbage'la aynı sahneyi paylaştı. The Rasmus'un üçüncü albümü "Hellofatester" 1999 yılında piyasaya sürüldü. Albümden çıkan single 'Liquid' müzik basını ve dinleyiciler tarafından övgüyle karşılandı. 2001 yılında Stockholm'lü firma Playground Music ile kontrat imzalayan grup 'F-f-f-falling' adlı bir single ile geri döndü. Parça o yıl Finlandiya'nın en büyük hiti oldu. The Rasmus birkaç ay sonra yayınladığı "Into" albümüyle o zamana kadarki en büyük başarısını yakaladı. Albüm iki kez platin plak elde etti. Bu albüm onların ilk kez Finlandiya dışında turnelere katılmalarını sağladı. HIM, Roxette ve Dover ile birlikte Almanya'da, İtalya'da ve Litvanya'da konserler verdiler. EMMA ödüllerinin yine yıldızları arasına girdiler. The Rasmus, son albümü "Dead Letters" ile ülkesindeki başarısını uluslararası alana taşımayı başardı. Albümden çıkan 'In The Shadows' adlı single birçok ülkede liste başarısı elde etti.

Lauri (vokal), Aki (davul), Eero (bas), Pauli (gitar)'den oluşan Rasmus'un enerjik, melodik bir müziği ve çarpıcı bir vokalisti var. Şarkı sözlerini Lauri yazıyor. Lauri sözleri için: "Sözlerim daima kişiseldir. Tüm kelimeler bana hayatımda neler olduğunu hatırlatırlar." diyor. 1999'da gruba katılan Aki ise, performansıyla Pauli'nin aklını çeldikten sonra gruba katılmış: "Birlikte yaptığımız bir jamden sonra Pauli bana onlarla beraber çalmamı teklif etti. Bu harika bir tekilfti." Eero, ise grubun en sakin elemanı. Gücünü müzikten ve meditasyondan aldığını söylüyor: "Sahaja-Yoga benim huzur kaynağım." Pauli ise hem iyi bir gitarist ve hem başarılı bir prodüktör. Hatta prodüktörlüğü EMMA tescilli.


http://www.numetal.org adresinden alınmıştır.